Rouge blanc, noir bleu orange ... Lorsque vous les assemblez, ils forment un mélange de couleurs. Cela ressemblait vraiment à un crayon mélangé à de la lumière ... Il apportait les crayons à l'école, mais s'ils le demandent, où avez-vous ces crayons. Que pouvait-il dire, que pouvait-il dire. Parmi tant d'enfants, le Scavenger, mon père, a ramassé tant de stylos de la poubelle, il ne pouvait pas dire ... S'il est mort ou a coupé son sang, il ne pouvait pas dire ... Comment dirait-il ... Mais il doit apporter ses stylos à ses amis.
Kırmızısı beyazı karası mavisi turuncusu... Bir araya getirince
kalemlerini bir renk harmanı oluyordu. Gerçekten bir kalem harmanına benziyordu ışıklı... Kalemleri okula getirecek getirecekti ama ya sorarlarsa bu kalemleri nereden aldın diye. Ne diyecekti ne diyebilirdi. O kadar çocuğun arasında Çöpçübaşı babam çöplerin arasından topladı bu kadar kalemi diyemezdi ki... Ölse de kesseler de kanını iyice akıtsalar da diyemezdi ki... Nasıl derdi... Ama mutlaka getirmeli arkadaşlarına kalemlerini göstermeliydi.