Ziya Adlan revient de Genève, où elle est académicienne depuis quarante ans, et se réfugie dans son manoir négligé de la rue Ayrılık Çeşmesi. Cet homme mystérieux de la dynastie ottomane est malade. Artvin est un doctorant dont la plus grande passion dans la vie est de jouer du saxophone. Un homme inconnu se coupe deux doigts de la main gauche, et cet événement marque sa vie. Le nouveau devoir d'Artvin est le soignant de Ziya Bey.
Nous sommes invités à l'atmosphère spirituelle et mystérieuse des romans de Selçuk Altun, témoins d'une fontaine ottomane aveugle. Alors que nous approchons du grand secret qui attend les deux personnages principaux du roman, nous sommes équipés de nombreuses histoires historiques intéressantes, habilement transmises à de nombreux événements historiques, personnes, œuvres d'art et brièvement des informations sur la vie.
Ziya Adlan kırk yıldır akademisyenlik yaptığı Cenevre'den dönüp, Ayrılık Çeşmesi Sokağı'ndaki bakımsız konağına sığınır. Osmanlı hanedanına mensup bu gizemli adam hastadır. Artvin hayatta en büyük tutkusu saksafon çalmak olan bir doktora öğrencisidir. Tanımadığı bir adam sol elinin iki parmağını kestirir ve bu olay onun hayatına damgasını vurur. Artvin'in yeni görevi Ziya Bey'in bakıcılığıdır.
Selçuk Altun romanlarının bildiğimiz muzip ve gizemli atmosferine kör bir Osmanlı çeşmesinin tanıklığında davet ediliyoruz. Romanın iki ana karakterini bekleyen büyük sırra doğru yaklaşırken, ustaca aktarılan ilginç yan hikayelerle pek çok tarihi olaya, kişiye, sanat yapıtına kısacası hayata dair bilgilerle de donanıyoruz.